Fragmanlar Seyret

dizi tanitim fragmanlari seyret

Christopher Nolan’ın Tenet ile Zirve Yapan İzah Sorunu

2021-02-22 09:54:13 | Genel
Christopher Nolan filmlerini mercek altına alarak, yönetmenin Tenet ile zirve yapan izah sorununu inceleyen bir video essay yayınlandı. Christopher Nolan, adını geniş kitlelere duyurduğu Memento’dan itibaren kariyer basamaklarını adım adım tırmandı ve Hollywood’un en başarılı yönetmenlerinden biri hâline geldi. Filmleri çoğu zaman eleştirmenleri ikiye böldü belki ama izleyici nezdinde sonuç hep aynı oldu: The Prestige, The Dark Knight, Inception, Interstellar… Yönetmenin tüm filmleri izleyici tarafından ilgiyle karşılandı ve bu ilgi gişe başarısı olarak geri döndü. Ta ki Tenet‘a kadar. Sinema dünyasında tüm dengeleri alt üst eden koronavirüs pandemisi sonrası vizyona giren ilk büyük film olan Tenet, gişede beklentilerin çok altında kaldı. Bütçesi 200 milyon doların üzerinde olan film, dünya genelinde 363 milyon dolar hasılat yaparak gişede zarar etti. Elbette bunun faturası pandemi şartlarına kesildi ve Tenet’ın performansından çıkarılan dersler, 2020’nin ikinci yarısında vizyona girmesi beklenen tüm büyük filmlerin ertelenmesine neden oldu. Kuşkusuz Tenet’ın gişede sergilediği bu performansın bir numaralı faili pandemi şartlarıydı. Ancak pandemi şartları olmasa da Tenet’ın yönetmenin diğer filmleriyle aynı başarıyı yakalayamayacağını düşünenlerin sayısı da hiç az değil. Rotten Tomatoes ve Metacritic verilerinden de görüleceği üzere yönetmenin eleştirmenler tarafından en az beğenilen filmi olan Tenet, izleyici tarafından da yönetmenin önceki filmleri kadar iyi karşılanmadı. Peki Memento’dan beri yönetmenin imza attığı her işi hayranlıkla takip eden izleyiciyi bu kez hayal kırıklığına uğratan neydi? Nolan, Tenet’ın vizyona girdiği dönemde verdiği bir demeçte, yönetmen olarak gelişiminden söz ediyor, önceki filmlerinde öğrendiği şeyleri Tenet’ta kullanma şansı yakaladığını söylüyordu. Tenet, tüm kusurlarına rağmen teknik olarak pek çok zorlu sahnenin başarıyla kotarıldığı bir film olduğu için yönetmenin bu açıklamasında haklı olduğu söylenebilir. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Çünkü Nolan her filmde belli başlı teknikleri geliştirerek kullanıp kendi tarzını iyiden iyiye oturturken, aslında ilk filminden beri orada olan kusurları da daha belirgin bir hâl aldı. Bunun en göz önünde olan örneği ses miksajı. Yönetmenin son birkaç filmi de ses miksajı konusunda en hafif tabirle “tuhaf” tercihler içeriyordu ama Tenet, belki de ilk kez bu tuhaf tercihlerin seyirciyi rahatsız edecek seviyeye ulaştığı film oldu. Öyle ki bazı sahnelerde film için kritik diyaloglar bile ses miksajı nedeniyle zar zor duyuluyordu. Ancak Tenet’ın yönetmenin diğer filmleri kadar beğenilmemesinin başlıca sebebi ses miksajı değildi. Nolan’ın Tenet ile iyiden iyiye ayyuka çıkan izah sorunuydu. Christopher Nolan’ın Tenet ile Zirve Yapan İzah Sorunu Thomas Flight adlı YouTube kanalı tarafından hazırlanan video essay, başta Inception, Interstellar ve Tenet olmak üzere yönetmenin filmlerini mercek altına alarak, Nolan’ın gitgide daha belirgin hâle gelen izah sorununu inceliyor. En iyi görüntüyü yakalayabilmek için IMAX kameralar kullanan, olabildiğince gerçekçi kareler yakalayabilmek için mecbur kalmadıkça görsel efekt kullanmayıp kapsamlı setler hazırlatan, her fırsatta sinema deneyiminin önemine vurgu yapan Nolan, görüntüye bu kadar büyük önem atfediyor olsa da anlatmak istediğini izleyiciye aktarmak için hiçbir zaman görüntülerle yetinmiyor. Filmlerinde olup bitenlerin çoğu zaman diyaloglar aracılığıyla izleyiciye izah edilmesi gerekiyor. Yönetmenin filmlerindeki bu olayları izleyiciye izah etme ihtiyacı, sinemadaki “Anlatma, göster!” prensibini yerine getirmenin Nolan gibi görselliğe önem veren bir yönetmen için bile kolay olmadığını gösteriyor. Video essay, yönetmenin filmlerinde izleyiciye bir şeylerin izah edildiği sahneleri ikiye bölüyor: Gerekli olanlar ve gereksizler. Inception’da Cobb’un rüya alemindeki işleyişi Ariadne’ye anlatması ve Tenet’ta bazı maddelerin geçmişe doğru ilerlediğini ilk öğrendiğimiz sahne gerekli olanlara örnek gösteriliyor. Bunlar görsel olarak tam anlamıyla ikame edilemeyecek bilgiler olduğu için filmin akışına zarar vermiyor. Öte yandan izleyiciye bir şeyler izah edilirken sahnede izleyicinin dikkatini çekecek bir şeylerin olması gerektiğine dikkat çekiliyor. Olup bitenler anlatılan şeylerle ne kadar bağlantılıysa, izah etme eylemi o kadar fark edilmez oluyor. Interstellar’da uzay mekiği kullanan bir mühendis olarak bir kara deliğin ne olduğunu bilmesi gereken Cooper’a kara deliğin açıklanması ve Inception’da Arthur’un daha önce açıkladığı merdiven paradoksunu tekrar gördüğümüzde “paradoks” diyerek yeniden açıklaması ise gereksiz izaha örnek gösteriliyor. Kara delik ve paradoks örneğinde olduğu gibi izah edilen şeyin aslında filmdeki karakterlere değil, seyirciye izah edildiği anlaşılır olduğunda, bu durum izleyici için rahatsız edici bir hâl alıyor. Video essay‘de dikkat çekilen bir diğer nokta ise, izleyicinin ekranda gördüğünü bilişsel olarak işleme şekli ile kendisine anlatılan, çözmeye çalıştığı bir şeyi işleme şekli arasındaki fark. Interstellar’ın sonunda karşımıza çıkan tesseract ve Tenet’ta bazı objelerin geçmişe doğru gitmesi gibi aslında detaylıca düşünüp kavraması oldukça zor olan kavramlar, sadece ekranda gördüğümüzde, temel bir seviyede anlaşılabilir oluyor. Ancak bu temel seviyenin üzerine çıkılıp bu kavramlar detaylıca açıklanmaya çalışıldığında, ekrandaki görüntü de izleyiciye sunulan diyaloglar da yetersiz kalıyor. Nolan, üzerine çok düşünülmeden, sahnenin duygusu içinde kabul edilip geçilecek şeyleri izah etmeye çalışarak, aslında izleyiciyi daha derin bir kafa karışıklığının içine sürüklüyor. Ortaya çıkan sonuç, amaçlananın tam tersi oluyor. Filmin duygusuna ve temposuna verdiği zarar da cabası. Neticede Inception, Interstellar ve Tenet gibi filmleri birlikte ele aldığımızda, aslında sorunun ele alınan kavramların gitgide karmaşıklaşması olmadığını görüyoruz. Tenet’ın başlıca sorunu, pek çok kişi için kafa karıştırıcı bir film olmasının sebebi, Nolan’ın gereksiz izah dozunu iyice artırarak aslında seyirciyi bu kafa karışıklığına mecbur etmesi.